Sayfalar

28 Mayıs 2013 Salı

RABBİNİZE TÖVBE EDİN

RABBİNİZE TÖVBE EDİN VE
O’NDAN BAĞIŞLANMA DİLEYİN



“Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin. Şüphesiz Rabbim
çok merhametlidir, çok sevendir.” (Hûd, 11/90)
Rabbimiz, bizi en güzel şekilde yaratmış ve bizden de kendisine kullukta bulunmamızı
istemiştir. Ancak bizler insan olmamız nedeniyle zaman zaman Rabbimize
kullukta kusur eder ve yanlışlıklar yaparız. Çünkü biz insanlar iyilik yapmaya
da kötülük yapmaya da mütemayil bir yapıdayız. Bu yapımız gereği zaman zaman
unutur, yanılır ve hata edebiliriz. Ancak bize düşen, “Rabbinizden bağışlanma dileyin,
sonra O’na tövbe edin.” emrini dikkate alarak hatada ve günahta ısrar etmemek
ve O’ndan bağışlanma dilemektir.
Yüce Rabbimiz bizlere olan rahmeti, acıması ve sevgisinin sonucu olarak bizleri
hemen cezalandırmamakta, tövbe etmemiz için zaman tanımaktadır. Hatta günah
işlediğimizde nasıl davranmamız gerektiğini ve günahta ısrar etmememizi bizlere
öğütlemektedir. Bu konuda bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır:
“Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah’ı
hatırlayıp hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler -ki Allah’tan başka günahları
kim bağışlar- ve bile bile, işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir. İşte onların
mükâfatı Rab’leri tarafından bağışlanma ve içinden ırmaklar akan cennetlerdir ki orada
ebedî kalacaklardır. (Allah yolunda) çalışanların mükâfatı ne güzeldir!” (Âl-i İmran,
3/135-136)
Bu konuda örneğimiz, ilk insan ve ilk peygamber olan Âdem (a.s) olmalıdır.
Çünkü o da yüce Rabbimizin, “şu ağaca yaklaşmayın” emrini unutmuş ama peşinden
hemen tövbe etmiş ve yüce Allah da tövbesini kabul etmiştir (Bakara, 2/35,
37). İlk insan olan Âdem (a.s)’in bu yanılmasından dolayı “ilk unutan ilk insandır”
denilmiştir. Öyleyse biz de unutabiliriz, yanılabiliriz. Ama tövbe ettiğimizde affedileceğimizi
aklımızdan çıkarmamalıyız. Kullarına sonsuz rahmet eden ve tövbe
kapısını sonuna kadar açık tutan Rabbimiz, biz kullarının tövbe etmesi ve bağışlan-
ma dilemesiyle “vedud” “çok seven” sıfatı gereği çok sevinir. Allah’ın biz kullarının
tövbesinden hoşnut olacağı bir hadis-i şerifte şöyle açıklanmaktadır:
“Allah (c.c), sizden birinizin tövbe etmesiyle o kimsenin yitiğini bulduğu zamanki
sevinmesinden daha çok sevinir.” (İbn Mâce, “Zühd”, 30)
İşte bu hadis-i şerifte de belirtildiği gibi günahlarımıza tövbe etmeli, O’ndan
bağışlanma dilemeliyiz. Böylelikle hem kendimizi sevindirmiş hem de Rabbimizin
hoşnutluğunu kazanmış oluruz. Biz kullarına olan rahmeti gereği bizlerin tövbe
etmesine sevinen Allah (c.c)’ın, mağfiret kapılarını daima açık tuttuğunu belirten
Peygamberimiz (s.a.s); “Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah işleyenlerin tövbesini
kabul etmek için gece, gece günah işleyenlerin tövbesini kabul etmek için de gündüz kulun
tövbe etmesini bekler, bu durum kıyamete kadar devam eder.” (Müslim, “Tevbe”, 32)
buyurmaktadır. Şunu hiçbir zaman unutmayalım ki Allah (c.c), tevbeleri kabul
eden ve kullarına çok merhametli olandır (Tevbe, 9/104). Yeter ki biz tövbe edelim
ve O’na yönelelim.
Tövbe kapısı ümit kapısıdır. Ümidimizi kaybetmemeliyiz. Daima ümit var olmamızı
sağlayacak olan şu ayete kulak verelim:
“De ki: ‘Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi
kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet
edendir. Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun. Sonra size
yardım edilmez.” (Zümer, 39/53-54)
Allah (c.c)’ın rahmeti bütün mevcudatı çepeçevre kuşatmış, O’nun rahmeti
gazabını geçmiştir (Müslim, “Tevbe”, 3). O’nun bu rahmeti ve bağışlaması sayesinde
bizler, günah bataklığından kurtulur ve düzlüğe çıkarız. “Eğer Allah’ın nimet ve
rahmeti üzerinizde olmasaydı, pek azınız müstesnâ, muhakkak şeytana uyup gitmiştiniz.”
(Nisâ, 4/83) ayeti de bu gerçeği ifade etmektedir. Zira Rabbimiz Afüvv, Gafûr
ve Rahîm gibi, affetmeyi, bağışlamayı, tövbeleri kabul etmeyi ve merhameti içeren
isimlerin sahibidir. Fakat bizim bu isimlerden nasibimizi alabilmemiz için, o isimlerin
tecellisini sağlayacak şekilde hareket etmemiz gerekir.
Tövbe, gönülden ve içten yapılmalıdır. Yoksa sadece sözle “işlediğim günahlara
tövbe ettim” demek arkasından da yine aynı günahları tekrar tekrar işlemek tövbe
değildir. Tövbenin nasıl olması gerektiğini Rabbimiz şöyle açıklamaktadır:
“Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin günahlarınızı
örter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde, Allah sizi,
içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından
aydınlatır, gider. ‘Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin
her şeye hakkıyla gücün yeter’ derler.” (Tahrim, 66/8)
O halde Rabbimize gönülden tövbe etmeli ve önceden yaptığımız kötülüklerden
uzaklaşmalıyız. İşlediğimiz zulmün, günahın ardından tövbe edip hâlimizi
düzelttiğimizde tövbemizin kabul olunacağını unutmayalım (Maide, 5/39

Hiç yorum yok: