Sayfalar

18 Kasım 2013 Pazartesi

VENEDİK Mİ DESEM VENEZİA MI? BİLEMEDİM

Selamun Aleykum Dostlar

Bugun sizlere gidip gezdigim gordugum yerlerden birisini fotograflarla gostermeye calisicam insaallah anlatabilirim. Venedik ten birkac kare gostermek istiyorum.

Venedik'e gitmek için uzun bir köprüden geçip aracınızı devasa büyüklükte olan otoparka koyuyorsunuz.Daha sonra yürüyerek yada metroyla adaya ulaşıyorsunuz.(Bundan sonra yaya olarak devam etmek zorundasınız.)Asıl adaya ulaşmak için bir köprüden geçiyorsunuz ve bu görüntü sizi karşılıyor.






Böylece dar sokakların, çılgın kalabalığın içinde buluyorsunuz kendinizi...



Bunlar yağışlı günlerde, şehri su bastığında kullanılan platformlar.Sokak aralarında hep bunlardan görüyorsunuz.



Malum maskeleriylede ünlü Venedik(Venezia)Her yer maske satıcısı....



Ve meşhur İtalyan makarnaları çok çekici albenili görünüyor.Ama gördüğünüz gibi müthiş pahalı....






Bu ada da agaç göremiyorsunuz ama her pencerede rengarenk çiçekler var...



Sular altında kalan sokaklar.....Gondollar..
(Gondola binmekte 15 dakikası 20-25 euro kadar)






mahalleler....



Küçücük pazarlarından çok hoşuma giden bir görüntü....










Rinaldo Köprüsünden bir manzara..





Gördüğünüz gibi o kadar çok kalabalık ki nerdeyse nefes alamıyorsunuz.












San Marco Meydanından




Bu meydanda mahşer kalabalığı var.Ve bir sürü bu kiliselere girmek için bekleyen kuyrukta insanlar...Öyle sabırla bekliyorlarki inanılmaz...







Bunlarda artistik fotolar.....:)



Karşıda da başka bir adacık var.Zaten Venedik 216 adadan oluşan bir güzellik...






Burada yaklaşık 5-6 saat geçirdik.İnanılmaz güzeldi.Hayatımın unutulmaz günlerinden biri oldu.Farklı hayatlar,farklı kültürler,farklı insanlar görmek tanımak gerektiğini düşündürtüyor.

DUALARLA ALLAH'A EMANET OLUN....




15 Kasım 2013 Cuma

YARADAN'IN İZNİYLE ÇOK ÖZLEDİM.....

ÖZLEDİM



Gecenin zifiri karanlığında bütün mahlukatın gündüzü beklediği gibi özledim.Gecenin en uzun olduğu vakitte,  edilen dualardaki ümide özlem  gibi bende özledim .Kışın toprağın altındaki çiçeklerin  baharın gelişini özlediği gibi özledim. Annenin, askere gönderdiği evladının yeniden gelmesini umut etmesi gibi bende gözyaşlarıyla uğurladığım yavrumun gelmesini umut ettim.
  
    Yavrumun okuldan dönüşünü beklemeyi özledim.Kapıyı açar açmaz çantasını fırlatırcasına atışını özledim.Ben kek yapıcam deyip  keki bana yaptırışını özledim.Ona sarılıp koklamayı hımmm ne güzel kokarmış benim kızım demeyi  özledim.Hergün biryerlere gitsekte çok sıkıldım bugün de mi evdeyiz deyişini özledim.En az dört beş kıyafet giyip çıkarıp bu buna  oldu mu demeni özledim.Çıkardığın kıyafetini söylenerek yerine koymayı özledim.Sen bana hiç yardım etmiyorsun diye söylenmeyi de özledim.
  Özledim çünkü anneleriyle kızlarını görünce burnumun direği sızladı.Öyle bir sızı ki hiç geçmiycek sandım.Belki dillendirirsem paylaşırsam sızım hafifler dedim. Ama hafiflemedi acımda sızımda gitgide büyüdü.Büyüdü kalbimden taştı. Kalbimden dilime  söz oldu,kalbimden gözüme yaş oldu,kalbimden elime dua oldu.Dilimde,  gözyaşımda,dualarımda Rahman'a diledi.Diledi ki özlemim hafiflesin,diledi ki özlediğim yavrum huzurlu sağlıklı mutlu olsun.Benim ona özlemim kadar onun bana özlemi ve ihtiyacı olmasın.Üzgün günü olmasın ki anneme ihtiyacım vardı ama annem yanımda yoktu demesin.Demesin.
Dedirtme Ya Rabbim...
  Bugün özlemim tavan yaptı.Hatta bütün tavanı kapladı.Tavan kapkara özlemimle dolu.

Özlediklerinizi paylaşırsanız  belki özlemim azalmaz ama bir nebze hafifler.:(

Dualarınızı bekliyorum...

14 Kasım 2013 Perşembe

ZAMANIN ÖNEMİ VE DEĞERİ

ZAMANIN ÖNEMİ VE DEĞERİ



“Andolsun asra /zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak,
iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler,
birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar ziyanda değillerdir).” (Asr,
103/1-3)
Yüce Allah’ın kullarına bahşettiği en değerli nimetlerinden biri de zamandır.
Buna rağmen kimi insanlar zaman nimetinin kıymetini bilememekte, onu verimli
bir şekilde değerlendirememekte, bunun sonucu olarak da zarar ve ziyana uğramaktadırlar.
Ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabrı
tavsiye edenler, iyilikleri emredip kötülüklerden insanları sakındıranlar müstesnadır.
Onlar asla zarara uğramazlar.
Müfessirler bu surede yer alan “asr” kelimesini, ikindi vakti, ikindi namazı, mutlak
zaman, Hz. Muhammed (s.a.s)’in asrı gibi farklı şekillerde tefsir etmişlerdir. Ancak
“asır”, bütün bunları kapsamakla birlikte; surenin mesajına ve muhtevasına en
uygun olanı “mutlak zaman” anlamıdır (Taberî, Câmiu’l-Beyan an Te’vîli’l-Kur’an, XII/684-
685). Buna göre, “Asra andolsun ki, insan ziyandadır” âyetine; “İnsanın içinde yaşadığı
zamana andolsun ki, insan ziyandadır” şeklinde mana da verilebilir.
Fahreddin Râzi bu surenin tefsirinde şöyle diyor: “Zamanı değerlendirme açısından
insan mutlaka zarardadır, kendisini bu zarardan kurtaramaz. Zira zarar sermayenin
kaybıdır. İnsanın sermayesi ise, ömrüdür. Onun, ömrünü zayi etmediği anlar
çok nadirdir. Çünkü her saniye, mütemadiyen ömrünü alıp götürmektedir. Eğer
insan, ömrünü günahlarla geçiriyorsa büyük bir zarar içerisindedir.
Seleften biri de; ‘Asır suresinin manasını pazarda buz satan birinden öğrendim’
diyor. O şahıs sabahleyin pazara çıkar ve şöyle seslenirdi: ‘Sermayesi eriyen bu adama
acıyın!... Sermayesi eriyen bu adama acıyın!...’ Onun bu sözünü işitince; ‘İşte
insanın hüsranda/zarar ve ziyan içerisinde olmasının anlamı budur’ dedim. Çünkü
insana verilen ömür de buz gibi her saniye erimektedir. Eğer insan, ömrünü ziyan
eder, maddî ve manevî herhangi bir şey kazanmaz veya ömrünü yanlış yerlerde
tüketir ve böylece zaman israfında bulunursa, bu durum insanın hüsranına neden
olur.” Hz. Peygamber de değişik hadis-i şeriflerinde insanları Allah’ın verdiği maddî
ve manevî nimetlerin kıymetini takdir etmeye çağırırken; bunlar arasında zamanı
özellikle zikreder:
“İki nimet vardır ki, insanların birçoğu bunların kıymeti hakkında aldanmıştır: Sıhhat
ve boş vakit.” (Buharî, “Rikak”, 1, Tirmizî, “Zühd”, 1)
“Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bilin: Ölüm gelmeden önce hayatın, hastalık
gelmeden önce sağlığın, meşguliyet gelmeden önce boş vaktin, ihtiyarlık gelmeden önce
gençliğin, fakirlik gelmeden önce zenginliğin.” (Buharî, “Rikak”, 3; Tirmizî, “Zühd”, 25)
Şüphesiz maddeten ve manen ilerlemenin, teknik ve medeniyet yarışını kazanabilmenin
yolu da zaman sermayesini en verimli bir şekilde değerlendirmekten geçmektedir.
Zamanlarını verimli bir şekilde kullanmasını bilmeyenler ya da tamamen
israf edenler; teknik güce, medeni üstünlüğe, ekonomik bağımsızlığa sahip olamazlar.
Çünkü başarının ve ilerlemenin önündeki en büyük engellerden biri zaman israfıdır.
Maalesef günümüzde pek çok kimse vakit yokluğundan şikâyet etmektedir.
Kime sorsanız, zamanı pek yoktur. Hâlbuki lüzumsuz ve faydasız işlerin peşinden
koşuşturmaktan, ya da boşa zaman harcamaktan hayatî önem arz eden işleri yapmaya
zaman kalmamaktadır.
Unutmayalım ki, kaybedilen birçok şey telafi edilebilir, servetler yeniden kazanılabilir,
insan zamanla mal, mülk ve servet sahibi olabilir, ama boşa geçirdiği zamanını
ve gayesinin dışında harcadığı ömür sermayesini asla geri getiremez. “Vakit
nakittir”, “Vakitlerle yakutlar satın alınabilir ama yakutlarla vakitler satın alınamaz”
gibi atasözleri bu hususu en güzel şekilde ifade etmektedir.
Bu nedenle yüce Allah, Asr suresinin başında asra/zamana yemin ederek onun
insan hayatındaki yerine ve önemine dikkat çekmekte; kendilerine verilmiş olan
ömür sermayesini, faydasız işlerle, inkâr ve günahla hak ve hakikatten uzak bir
şekilde tüketen ve böylece zamanlarını israf edenlerin sonlarının hüsran olacağını
hatırlatmaktadır. Devamında ise hüsrana uğramayan, vaktin kıymetini bilip ömür
sermayelerini inanarak yararlı iş ve hizmetlerde değerlendiren insanların niteliklerini
bildirmektedir. Bunlar: iman, sâlih amel, hakkı tavsiye ve sabrı tavsiyedir.
O halde dünya ve ahirette kurtuluşun yolu, zamanın kıymetini iyi bilip, belirtilen
görevleri ifa etmekten geçmektedir.

12 Kasım 2013 Salı

SELAMÜN ALEYKÜM DOSTLAR

 GİTTİM GEZDİM GÖRDÜM....



Allah'ın izniyle döndüm yurda..
Değişik yerler, farklı ortamlar,ilginç manzaralar,orjinal insanlar,nefis tatlar tatdım,gördüm, tanıdım.
Benim için çok güzel bir gezi oldu.Hayatıma değişik anlamlar kattı,perspektifimi genişletti.Yaradan'ın inanan  inanmayan herkese gösterdiği cömertliği gördüm.Çok ilginçti benim için.... 
Ama yine de Bülbülü altın kafese koymuşlar illede vatanım demiş.
Bülbül gibi bende ille de vatanım dedim.Neyse bunları ilerde Rahman olan Allah'ın izniyle anlatmaya çalışırım.

SEVGİ VE MUHABBETLE KALIN....