Sayfalar

22 Mayıs 2013 Çarşamba

MÜ’MİNLERİN ÖZELLİKLERİ


MÜ’MİNLERİN ÖZELLİKLERİ


“Bunlar, tövbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, oruç tutanlar,
rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın
koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.” (Tevbe,
9/112)
Mü’minler, günah işledikleri zaman tövbe edip Allah’a layık kul olmaya gayret
edenlerdir. Tövbe ise, geçmişte yaptığı kötü işlerden bağışlanma dilemek, ardından
yaptıklarından dolayı pişmanlık duymak ve geri kalan ömründe de yüce Mevla’ya
yönelmektir.
Mümin, tekrar tekrar tövbe edip Rabbine yönelir, nefsini sorgular, yaptıklarının
yeterli olup olmadığını düşünür; acaba Allah’a kulluğumun gereği olan amellerimi
güzel yapabildim mi? Acaba Yaratanımızın rızasını kazanabildim mi? diye kendini
kontrol eder. Ardından Rabbine yönelir. Bu yönelme hayatının tüm karelerinde ve
her anında olur. Bütün işlerini Allah rızasına uygun yapmaya çalıştığı için de her anı
ibadete dönüşür. Mükâfat alır, sevap kazanır.
İnsan yaratılışı itibariyle unutkandır, akıl ve kalp, varlığının gayesini unutma eğilimindedir.
Mümin anlık dalgınlığından kurtulup Rabbine verdiği sözü hatırlayınca,
Allah’a dönerek O’nun affını talep eder ve bu şuur üzerine hayatını devam ettirir.
Böyle bir özellik insanın sahip olduğu imanı korumasının bir alametidir. Yoksa insanın
sabit, mekânik bir araç gibi sürekli aynı ritimde, aynı hızda hareket edeceğini
düşünmek mümkün değildir. O yüzden Allah mümin kullarından bahsederken
“tekrar tekrar Allah’a yönelip tövbe ederler” ifadesi kullanmaktadır.
Mü’minler, ibadet ederler ve bu yaptıklarından huzur bulurlar. İbadetleri ise süreklidir,
kesintisizdir. Mümin, Rabbine coşkuyla hamd eden, öven, yüceltendir. Dar
zamanında da bolluk anında da Allah müminin gündemindedir. Mü’minler, bolluk
anında nimetlere teşekkür ederek, yoklukta da Allah’ın kendilerini imtihan etmesine
sabrederek, O’nun sonsuz merhametinin farkında olurlar.
Allah’ın hoşnutluğunu elde etmek için dünyada sürekli yolcu gibi yaşarlar.
Allah’ın yaratıklarını ve kâinata yerleştirdiği ilahi kanunları düşünmeye devam ederler.
Gerçek bilgiyi elde etmek, Allah’ın dinine hizmet etmek için çalışırlar.
Allah’a karşı kulluklarının ifadesi olarak rüku’ ederler, secdeye varırlar. Namazı
kendilerinin ayrılmaz bir parçası hâline getirirler. Allah’a secde ederek, O’nun yüceliği
karşısında eğilerek teslimiyetlerini ifade etmeye çalışırlar.
Mü’minler, iyiliği ve güzelliği emredip kötülükten alıkoyan ve bu tutumunu davranışlarına
yansıtan kimselerdir.
Bununla birlikte mü’minler, hayatın bütün yönlerinde Allah’ın belirlediği sınırları
titizlikle muhafaza edip gözetendir. Mü’minler Allah’ın belirlediği ölçülere riayet
etmeye çalışırlar. Heva ve heveslerine değil, Allah’ın yoluna tabi olurlar. Kendilerini
güzellikten, iyilikten uzaklaştırabilecek şüpheli yollardan da uzaklaşırlar. Peygamberimizin
şu tavsiyesine kulak verirler:
“Kişi günaha düşme endişesiyle şüphesiz şeylerden sakınmadıkça muttakiler derecesine
erişemez.” (İbn Mâce, “Zühd”, 24)

Hiç yorum yok: