Sayfalar

4 Mayıs 2013 Cumartesi

BENİ HEDEFLERİME ULAŞMADA BAŞARILI KIL


BENİ HEDEFLERİME ULAŞMADA BAŞARILI KIL


“Süleyman, onun (karıncanın) bu sözüne tebessüm ile gülerek dedi ki: ‘Ey
Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye ve razı
olacağın salih ameller işlemeye sevk et ve beni rahmetinle salih kullarının
arasına kat!’ ” (Neml, 27/19)
Yüce kitabımız Kur’an sahip olduğumuz bütün nimetlerin ve elde ettiğimiz tüm
başarıların Allah’ın yardımı ve lütfuyla olduğuna inanmamızı öğütlediği gibi (Kasas,
28/77; Neml, 27/40); bunları sadece kendi çalışmamız veya bilgimizle elde ettiğimize
inanmamızı ve bunu övünçle söylememizi de yermektedir (Kasas, 28/78).
Bu ayet, biz müminlerin sağlam bir imanla Allah’a yönelmemiz gerektiğini, verdiği
sayısız nimetlerden dolayı O’na şükredebilmemiz, razı olacağı salih amelleri
işleyebilmemiz ve salih kulları arasına girebilmemiz için sadece bizim gayretimizin
yeterli olamayacağını, bunları ancak Rabbimizin başarılı kılmasıyla elde edebileceğimizi
vurgulamaktadır.
Zira sonucu belirleyen takdir, irade ve kuvvet yalnızca Allah’a ait olduğundan,
ulaşılan her başarıyı Allah’tan bilmek gerekir (Hûd, 11/88).
Başka hiçbir insana verilmeyen dünya nimetlerine mazhar olmuş bir peygamber
olan Süleyman (a.s)’ın, bütün bunlardan daha çok arzuladığı üç isteği, bu ayette
bizlere de “örnek hedefler” olarak sunulmaktadır.
Nimet, Rabbimiz tarafından ihsan edilen ve bizlere dünya ve âhirette yararı dokunan
maddî ve manevî tüm imkânlardır. Bunlar sayesinde varlığımızı sürdürebilmekte
ve yerli yerince kullanarak ebedî hayatımızı kazanma imkânına da sahip
olabilmekteyiz. Nimetler karşısında bize düşen görev, bu nimetleri veren Rabbimizi
tanımamız, O’na ibadet ve itaat etmemiz, yani şükretmemiz, kadir/kıymetini bilmemiz
ve nankörlük etmememizdir.
Süleyman (a.s)’ın bu duasından, her türlü nimetin, makam ve mülkün Allah’a ait
olduğunu, bunların biz insanlara sınav için geçici bir süre verildiğini ve bunları veren,
hakiki nimet verici olan Allah’a bol bol şükretmemiz gerektiğini öğrenmekteyiz.
Anne-babamıza verilen nimetlerden bizler de yararlandığımız için onları da şükrümüze
katmamız gerekir.
Yüce Rabbimizin lütuf ve nimetlerini dile getirir ve O’nu översek dil ile nimet
sahibinin Rabbimiz olduğuna inanırsak kalp ile şükretmiş oluruz. Verilen nimetleri
O’nun çizdiği sınırlar dâhilinde, kendi cinsine göre ve yerli yerince kullanırsak da
fiili şükürde bulunmuş oluruz.
Bizi yüce Rabbimize yaklaştıracak, sevdiği ve razı olduğu salih/hayırlı amelleri
işlememiz de ikinci gayemiz olmalıdır. İmanımızın gereği olarak ihlas ve iyi niyetle
yaptığımız, Kur’an ve Sünnete uygun olan her türlü söz, fiil ve davranışlarımız birer
salih ameldir.
Yüce kitabımız Kur’an’da, peygamberlere (Bakara, 2/130) ve Rabbimizin isteklerine
göre hayatını düzenleme başarısını göstermiş müminlere (Âl-i İmrân, 3/114) “sâlihler”
denilmiştir.
“Sâlihler”den olabilmemizin iki temel şartı; iman edip sâlih ameller işlememiz
(Ankebût, 29/9) ve Rabbimize itaat etmemizdir (Nisâ, 4/69).
Bu dua ile bize gösterilen üçüncü ve son gaye de “Müslümanca yaşamamız,
imanla ölmemiz ve salih kulların arasına katılmamız”dır.
Başka bir ayette; “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa
öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün.” (Âl-i İmran, 3/102) buyrulması,
Yakub (a.s)’un “Oğullarım! …ancak Müslümanlar olarak ölün” (Bakara, 2/132) diyerek
vasiyette bulunması,
Yusuf (a.s)’un “Beni Müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!” (Yusuf,
12/101); diye yalvarması,
Süleyman (a.s)’ın da “…Beni rahmetinle salih kullarının arasına kat.” (Neml, 27/19)
diyerek aynı duayı tekrarlaması, bizim de bu dünyadaki hedef ve gayemizin bu olması
gerektiğini göstermektedir.
Öyleyse bütün gücümüzle kulluk görevlerimizi yerine getirmeye ve “Müslüman
olarak ölmeye” çalışalım. Ancak bu ayette ve Peygamberimiz (s.a.s)’in bir hadislerinde
de belirtildiği gibi, Rabbimizin rahmet ve merhametine muhtaç olduğumuzu,
“Cenneti sadece amellerimizle değil, ancak O’nun fazlı ve rahmetiyle” (Buhârî,
“Merdâ”, 19) kazanabileceğimizi de asla unutmayalım.

Hiç yorum yok: